Şirince köyünün eski kaynaklarda “Dağdaki Efes” adı ile anılması bu köyün köklü bir geçmişe sahip olduğunu göstermektedir.
Bir görüşe göre tarihi M.S. V. Yüzyıla kadar inen Şirince (eski adıyla KIRKICA) köyü, Küçük Menderes nehrinin getirdiği alüvyon ve taşkınlar nedeniyle yaşanmaz hale gelen bölgenin terk edilmesiyle kurulmuş bir yerleşmedir. Bir başka kaynakta ise Şirince'nin kuruluşu beylikler dönemine rastlar. Derebeyin yanında çalışan köylülerden bir grup azad edilmelerini ve kendilerine bugünkü ŞİRİNCE köyü ve çevresinin verilmesini dilerler. Bunun üzerine bey sorar; yerleşeceğiniz yer güzelmi? Yanıt ÇİRKİNCE’dir. Bey de “ öyleyse köyünüzün adı ÇİRKİNCE olsun “ der ve azad edilen köylüler tarafından şirince kurulur. Şirince (KIRKICA) XIX.yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu yönetimi altında rum nufustan oluşmuş, 1800 haneli bir köydür. Resmi konuşma dili Türkçedir. Dağlık bölgede yerleşilmiş olmanın verdiği avantajla, hükümete vergi ödeyerek ve kendi içlerinde kurdukları düzenle, kapalı bir köy hüviyetinde yaşamını sürdürmektedir. 1910 yıllarına kadar oldukça sakin geçen hayatları Yunanistandan sürülmüş göçmenlerin kışkırtmalarıyla hareketlenmeye başlar.Balkan savaşı sırasında da Osmanlılara karşı zaman zaman direnişlerde bulunur. Nihayet 1914 yılında 1.dünya savaşı tüm şiddetiyle Anadoluda kendini gösterir. Osmanlı hükümeti Şirince'nin gençlerini “Amele Taburu” denilen özel çalışma birliklerine kaydeder. Ancak taburdan kaçanlarda dağlarda çetecilik yaparak, ya da Yunanistan’a sığınarak direnişte bulunurlar. 1918 yılında anlaşma yapılmasıyla Kırkıcalılardan sağ kalanlar köylerine dönerler. 15 Mayıs 1919 da Yunanistan işgal amacıyla İzmir’e çıkartma yapar. Şirince (KIRKICA)ya girdiklerinde büyük coşkuyla karşılanırlar. O sırada Kırkıca Osmanlı uyruğundadır. Fakat halkı kendini Yunanlı kabul ederek gönüllü olarak yunan ordusuna yazılmak üzere İzmir’e gider. Urla, Kokluca, Bornova ve Kuşadasından gelerek toplanan gönüllü askerlerin başına yunanlı subaylar verilerek bağımsız adaylar kurulur.Amaç diğer müttefikleriyle birlikte Anadoluyu paylaşmaktır.ve bu konuda sevr antlaşması onlar için en büyük güvencedir. Ancak türk Kurtuluş savaşını noktalayan 22 Ağustos 1922 Büyük taarruz zaferi ve hemen ardından 9 Eylül 1922 de İzmir’in düşmandan kurtarılmasından sonra daha önce bu yörede yaşayan Rum köylülerinin çoğu Yunanistan’a göç ederler. Böylece Kırkıca birkaç yaşlısı dışında,ıssız bir köy hüviyetine girer. Nihayet 1924 göçmen mübadelesi ile Yunanistan’dan (Selanik, Provusta, Kavale v.b.) gelenlerin buraya yerleştirilmeleriyle köy yeniden canlanmaya başlar ve zamanla bugünkü duruma gelir.
Yorum ve Fotoğraf Ekle
Üye gİrİşİ yapınız